H. Gül KOLAYLI / 26 Şubat 2014 – Bursa Haber Gazetesi
Meslektaşımız Tayfun Çavuşoğlu farklı bir çalışmaya imza attı:
“Çanakkale 1915 / İftiralar, Yalanlar, Polemikler”…
Dün Kristal Park’taki Ezgi Kitabevi’nde Tayfun Çavuşoğlu kitabını imzaladı…
Kitap Şubat ayında Kastaş Yayınevi’nden çıktı…
Kitabı dün aldım, elbette tamamını okumak mümkün değildi…
Ancak yazıyı yazana kadar geçen süre içerisinde “Sunuş” yazısını okudum ve bazı bölümlerine de hızlıca göz attım…
Kitap 13 bölümden oluşuyor…
“Tarihi polemikler” başlıklı 2. Bölümde “Polemiklerle nereye varmak istiyorlar?”; “Mustafa Kemal’e nasıl ve neden saldırıyorlar?”; “Çanakkale zafer midir?”; “Bizimkileri, kim, neyle kandırdı?”; “İşte gerçekler”; “Rütbelere göz atsaydınız?” yer alırken…
Sadece bu bölüm bile kitabın özellikli yanını ortaya koyuyor…
Bu kitabın ömrü, Tayfun’dan uzun olacak, o kesin…
Sakın yanlış anlaşılmaya, Allah gecinden versin, kitabın ölümsüzlüğüne vurgu yapmak istedim…
Zira Çavuşoğlu, akademik bir çalışma gerçekleştirirken, bir gazeteci gözüyle sorgulayarak meseleleri ayrıştırmış, yanıtlarını verirken de dil olarak en anlaşılabilir olanını seçmiş…
Akademik çalışmadan da ayrılan yanı dili zaten…
Uzun tumturaklı cümlelerle, “maktadır”, “mıştır” ile boğmamış…
Her yaştan kişinin özellikle de gençlerin rahatlıkla, sıkılmadan okuyabileceği bir çalışma…
Aynı zaman da da sorguluyor da…
Kışkırtıcı konu başlıkları kullanmış;
Mesela; 3. Bölümde “O tertibat değişmeseydi?”; 5. Bölümde “O tümenin yerini bilen var mı?” gibi…
28 sayfalık bölüm notları ve kaynakça yer alıyor kitapta…
Bundan sonrasını ise kitapta yer alan Tayfun Çavuşoğlu’nun “Sunuş” yazısından alıntılara bırakıyorum;
“…Çanakkale Savaşı’nın 100’ncü yılında, yakın tarihimize farklı bir bakış…
Çanakkale Savaşları’nda kazanılan zafer, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolda \’temel taşı\’ anlamını taşır.
Mustafa Kemal Atatürk, bağımsızlığın kazanılmasında en önemli ve ilk büyük engeli henüz çok genç bir kurmay subay olarak katıldığı Çanakkale Savaşları’nda aştı.
Çanakkale’de kazanılan özgüven, emperyalizme karşı verilecek mücadelenin itici gücü oldu. Sonunda elde edilen, inancın zaferiydi, yıkıntılardan genç bir devlet elde edebilmekti…”
“…Son zamanlarda moda olan ‘Aman Mustafa Kemal adı geçmesin de, kimin geçerse geçsin’ yaklaşımının ürünü olarak kaleme alınmış sözde tarih kitapları da (hatta ansiklopedileri) var piyasada.
Hiç sıkılmadan, ‘Mustafa Kemal Bey’in rütbesi ne ki, topu topu bir ihtiyat tümeninin kumandanı, ne yapmış da Çanakkale’de zafer kazanmış? Ordu komutanı, kolordu komutanları ne güne duruyormuş?’ veya
‘Aslında Çanakkale’de Mustafa Kemal’in esamesi okunmuyor. Mustafa Kemal Cumhurbaşkanı olduktan sonra, Çanakkale’de bir zafer icat edildi, zafer de Mustafa Kemal’e mal olundu’ diye yazabilenler de var…
Aynı kişiler (Aman Mustafa Kemal olmasın da, kim olursa olsun anlayışıyla) zaferin tüm onurunu Osmanlı Devleti’nin 5’nci Ordu Komutanı Liman von Sanders’e yazabilmek için olmadık numaralara başvuruyor, cümlelere takla attırıyorlar…
Kim ne demiş, neden ve nasıl demiş, doğrusu nedir? Bu sorular da elbet satır satır cevabını bulacaktır…”